-
1 fréquenté
kalabalık [kaɫaba'ɫɯk] -
2 fréquentée
kalabalık [kaɫaba'ɫɯk] -
3 рука
kol* * *ж1) kol, el ( кисть)толщино́й с ру́ку (о косе) — bilek kadar / kalınlığında
взять ребёнка на́ руки — çocuğu kucağına almak
ходи́ть на рука́х — amuda kalkmış olarak elleri üstünde yürümek
ру́ки у него́ бы́ли в нару́чниках — bilekleri kelepçeliydi, bileklerinde kelepçe vardı
ты ему́ ру́ку не согнёшь (меряясь силами) — bileğini bükemezsin
не тро́гай рука́ми! — el sürme! elleme!
2) ( сторона) kol, sıraэ́тот дом по пра́вую ру́ку — bu ev sağ sıradadır
по пра́вую ру́ку от чего-л. — bir şeyin sağında
3) ( почерк) el yazısıписьмо́ напи́сано его́ руко́й — mektup (kendi) el yazısı ile yazılıdır
••рука́ правосу́дия — adaletin pençesi
быть в чьих-л. рука́х (находиться в полном подчинении) — birinin avucunun içinde olmak
вы́расти на рука́х у кого-л. — birinin avucunda büyümek
у него́ на рука́х больша́я семья́ — kalabalık bir aileyi geçindiriyor
она́ оста́лась с пятиме́сячным ребёнком на рука́х — kucağında beş aylık yavrusuyla kaldı
он вы́брал себе́ са́блю по руке́ — bileğine uygun bir kılıç seçti
попади́сь он мне в ру́ки,... — elime geçse... / düşse...
он собра́л всё, что попа́лось по́д руку — eline ne geçtiyse topladı
переходи́ть из рук в ру́ки — elden ele dolaşmak / geçmek
она́ мастери́ца на все ру́ки — kadının on parmağında on marifet var
держа́ть что-л. под руко́й — el altında bulundurmak
быть (всегда́) под рукой у кого-л. — birinin elinin altında olmak
ру́ки вверх! — eller yukarı!
ру́ки прочь от кого-чего-л.! — elini(zi) birinden, bir şeyden çek(in)!
рука́ о́б руку — el ele verip
мы рабо́таем рука́ о́б руку — el ele çalışıyoruz
они́ вы́шли и́з дому по́д руку — evden kolkola çıktılar
взять кого-л. по́д руку — birinin koluna girmek
взять кого-л. по́д руки — birinin iki koluna girmek
больно́го привели́ по́д руки — hasta iki kişinin kolunda geldi
у него́ там есть своя́ рука́ — orada dayısı var
из пе́рвых рук — ilk elden
из вторы́х рук — ikinci elden
ско́лько ты получа́ешь на́ руки? — senin eline ne geçiyor?
он пришёл проси́ть у отца́ руки его́ до́чери — kızı babasından istemeye geldi
у меня́ до э́того ру́ки не дохо́дят — buna elim değmiyor
у меня́ рука́ не поднима́ется на тако́е де́ло — bu işe elim varmıyor
туда́ руко́й пода́ть — orası dört adımlık bir yer
протяну́ть ру́ку дру́жбы кому-л. — dostluk elini uzatmak
пода́ть / протяну́ть ру́ку по́мощи кому-л. — yardım elini uzatmak
в э́том де́ле есть и его рука́ — bu işte onun da parmağı / eli vardır
он не подни́мет ру́ку на же́нщину — kadına el kaldırmaz o
как мо́жет подня́ться рука́ на ребёнка? — çocuğa nasıl el kalkar?
статья́ напи́сана от руки́ — yazı elle yazılmıştır
прибра́ть к рука́м — кого-л. avucunun içine almak; что-л. üstüne oturmak, iç etmek
быть у кого-л. пра́вой руко́й — birinin sağ kolu olmak
взять что-л. в свои́ ру́ки — kendi eline almak
взять полити́ческую власть в свои́ ру́ки — siyasal iktidarı eline geçirmek
держа́ть себя́ в рука́х — kendine sahip olmak
возьми́ себя́ в ру́ки! — kendine hakim ol
сосредото́читься в одни́х рука́х — tek elde toplanmak
через его́ ру́ки прошли́ со́тни докуме́нтов — onun elinden yüzlerce belge geçti
-
4 مزدحم
مُزْدَحِم1. tıkışıkAnlamı: aşırı kalabalık2. mahşerîAnlamı: mahşeri andıran3. dopdoluAnlamı: büsbütün dolu4. civcivliAnlamı: gürültülü patırlı, telâşlı5. sıkışıkAnlamı: sıkışmış bir durumda olan6. hıncahınçAnlamı: ağzına kadar, dopdolu7. doluAnlamı: boş karşıtı, yer yok, her yeri tutulmuş
См. также в других словарях:
adam almamak — (bir yer) son derece kalabalık olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karınca yuvası gibi kaynamak — (bir yer) çok kalabalık ve hareketli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğünevi gibi — sevinçli ve telaşlı bir kalabalık bulunan (yer) … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
KIT'A — (C.: Kıtat) Dünyanın kara parçalarından her biri. * Memleket. Ülke. * Mat: Bir dairenin bir yayı ile onun çapı arasındaki kısım. * Tıb: Kesik organın vücudda kalan parçası. * Ask: Çok kalabalık olmayan askerî kuvvet. * Edb: En az iki beyitten… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
mahşer — is., din b., Ar. maḥşer 1) Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer 2) mec. Büyük kalabalık Yangın yeri bir mahşer. H. Taner Birleşik Sözler mahşer günü mahşer midillisi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mahşer gibi mahşere dönmek … Çağatay Osmanlı Sözlük